İntihardan Şüpheli Cinayete: Dorukhan Büyükışık’ın Ölümünde Derinleşen Gizem

Dorukhan Büyükışık’ın ölümü başlangıçta intihar olarak değerlendirilmişti, ancak devam eden soruşturma sonucunda cinayet şüphesi doğdu. Bu gelişme, ölümün arkasındaki olayları daha karmaşık ve gizemli hâle getirdi. Özellikle 20 Ocak 2025 tarihinde Habertürk TV’de yayınlanan “Habertürk Manşet” programında konu ele alındıktan sonra kamuoyunun dikkatini çekti.
Program, Büyükışık’ın ölümünün ardında bir suç örgütünün olup olmadığı sorusunu doğrudan gündeme getirdi. Bu, olayın sıradan bir intihar vakası olmadığını ve daha derin bağlantıların olabileceğini ortaya koydu. Programa konuk olarak katılan emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, olayın aileyle ya da devletin güvenlik kurumlarıyla bağlantılı olabileceği yönündeki varsayımları güçlendirdi.
“İntihardan Cinayet Dosyasına…” başlıklı bölüm, soruşturmadaki yön değişimini açıkça yansıttı. Bu değişiklik, yeni adli tıp bulguları, olay yeri incelemeleri ya da çelişkili tanık ifadeleri gibi yeni kanıtların ortaya çıkmasıyla gerçekleşmiş olabilir. Bu durum, ölüm vakalarında tarafsız ve derinlemesine incelemelerin ne denli önemli olduğunu da vurguladı.
Habertürk Manşet programında ayrıca, “Cinayetin ardında suç örgütü mü var?” sorusu da izleyicilere yöneltildi. Bu, cinayetin azmettirici bir örgüt tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği, bir infaz, intikam ya da organize suç faaliyeti olasılıklarını gündeme taşıdı. Böyle bir olasılık, klasik cinayet soruşturmalarının ötesinde, istihbarat temelli bir yaklaşımı zorunlu kılıyor.
Dorukhan Büyükışık vakası, Türkiye’de yıllardır çözülemeyen bir diğer cinayet olan Çağla Tuğaltay davasıyla da karşılaştırıldı. Habertürk, 15 Nisan 2025 tarihinde bu 25 yıllık cinayetle ilgili yeni şüphelilerin ortaya çıktığını da haber yaptı. Bu tür vakalar, Türkiye’de bazı cinayetlerin ne denli karmaşık olduğunu ve adalete ulaşmanın yıllar sürebileceğini gösteriyor.
Ayrıca Karabük’te 2025 Şubat ayında yaşanan çifte aile cinayeti, Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın ailesi tarafından öldürülmesi gibi olaylar da Türkiye’deki şiddet suçlarının farklı yönlerini gözler önüne seriyor. Narin Güran davasında, anne, ağabey ve dayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldı. Bu tür davalar, Türkiye’de adalet sisteminin, özellikle aile içi ve çocuklara yönelik suçlarda nasıl işlediğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün arkasındaki gizem, organize suç ihtimaliyle birleşince sıradan bir vakadan çok daha fazlasına dönüştü. Bu ve benzeri vakalar, Türkiye’de şiddet suçlarının kapsamını ve çözümündeki zorlukları tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *